Sabahattin EYÜBOĞLU'in Hayatı ve Eserleri

Sabahattin EYÜBOĞLU'in Hayatı ve Eserleri
Doğum Tarihi - 1908, Akçaabat, Trabzon Ölüm Tarihi - 13 Ocak 1973, İstanbul Türk Belgesel Sinemasına öncülük eden ustalardandır. Sabahattin Eyuboğlu, aydınlanma düşüncesinin öncüsü bir düşün ve yazın insanı. Çevirileri, inceleme ve denemeleriyle toplumun çağdaşlaşma yolundaki atılımlarının önünü açan bir aydın, eğitimci, sanat tarihçisi... 1908'de Trabzon Akçaabat'ta doğdu. Kaymakamlık, mutasarrıflık ve Trabzon milletvekilliği yapmış olan Mehmet Rahmi Bey'in oğlu ve ressam-şair Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun kardeşidir. Çocukluğu, babasının görevi nedeniyle, Anadolu'nun çeşitli kentlerinde geçti. İlköğrenimini 1922 yılında Kütahya'da, ortaöğrenimini 1928 yılında Trabzon Lisesi'nde tamamladı. Lise son sınıftayken, üniversiteye öğretim üyesi yetiştirmek için açılan bir sınavı kazanarak Avrupa'ya gitti. Yükseköğrenimini, dil, edebiyat ve estetik öğrenimi gördüğü Dijon (1928), Lyon (1930) ve Paris (1937) üniversitelerinde tamamladı. İngiltere'ye geçerek, Londra'da İngiliz edebiyatı ve kültürü üzerine incelemeler yaptı. Yurda dönünce, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde doçentlik (1933-38); Milli Eğitim Bakanlığı'nda müfettişlik, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği ve Tercüme Bürosu başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nde "Metinlerle Batı Kültürü Tarihi" derslerini okuttu (1939-1947). Yakın dostu Vedat Günyol, onun bu derslerini ve eğitim anlayışını şöyle değerlendirir: "Sabahattin Eyuboğlu'ydu, 'Metinlerle Batı Kültürü Tarihi' derslerinde ve haftada bir tartışmalı açık toplantılardaki o konuşmadan konuşturan, doğruyu, güzeli, iyiyi hiçbir telkine kaçmadan öğrencilerin kendilerine bulduran." Sabahattin Eyuboğlu'nun uygulamaya çalıştığı eğitim yöntemi, el işçiliğinden kafa işçiliğine, el eğitiminden kafa eğitimine geçerek, yaratıcılığına, insanca niteliklerine inandığı ve canı gibi sevdiği Türk köylüsünü köyün içinden yetişen aydınlarla onu kalkındırmayı amaçlıyordu." *1 Eyuboğlu, bu eğitim hamlesine gönülden katıldı. O, bu girişimi şu düşünceleriyle dile getirir: "Köy Enstitüleri İstiklal Savaşı'nın getirdiği yeni bir Türkiye görüşüne dayanır her şeyden önce. Bu yeni Türkiye topraklarını kesin olarak sınırlamış İstanbul'daki sarayını, devasız dertlere düşmüş, ayağı yerden kesilmiş, dostunu düşmanını bilemez olmuş sarayını kökünden yıkmış, 'imtiyazsız, sınıfsız' olmasını dilediği bir halk devleti kurmuş, eski devletin bağlı kaldığı donmuş Doğu kültürünü de bırakıp yaşayan, gelişen Batı kültürüne yönelmişti. Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimlerin dayandığı inanç, Türkiye halkının, büyük çoğunluğu köylü olan Türkiye halkının kendini yönetecek bağımsız bir devlet kurabileceği inancındaydı. Bu inanç olmasa bugün bizim dediğimiz Anadolu bizden başka herkesin olurdu. Halka dayanan, halka güvenen bir yeni devletin yapacağı ilk iş, halkın yaşadığı her yerde ve en çok da köylerde bir tek sözcüsünü olsun bulundurmak, barındırmak, desteklemekti. Köy Enstitüleri bu sözcüyü memleket ölçüsünde yetiştirmek amacıyla kuruldu." *2 Eyuboğlu,Tercüme Bürosu'ndaki başkanlık ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'ndeki öğretim üyeliği görevlerinden uzaklaştırılınca Paris'e gitti (1947). Dönüşünde, yeniden Milli Eğitim Bakanlığı müfettişi olarak Maraş, Adana, Gaziantep, Hatay yörelerinde çalıştı (1949). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili Bölümü'nde Karşılaştırmalı Türk-Fransız Edebiyatı (1950); İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (1952) ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda Sanat Tarihi dersleri okuttu (1958). Üniversiteden uzaklaştırılan "147'ler" arasında yer aldı (1960). Daha sonra, öğretim üyeliği görevleri iade edilse de, yalnızca Teknik Üniversite'deki görevine döndü. Vedat Günyol ile birlikte Babeuf'ten çevirdikleri Devrim Yazıları (1963) kitabından dolayı, Ceza yasasının 142. maddesine aykırı görülerek yargılandı, beraat etti (1966), 12 Mart muhtırası sonrası, gizli örgüt kurmak savıyla , Azra Erhat ve Vedat Günyol ile birlikte tutuklandı (1971). Dört ay tutuklu kaldı. Yargılama sonunda beraat etti. 13 Ocak 1973'te, geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul'da öldü. İlk yazısı ("Tenkid") Hakimiyet-i Milliye'de (Ulus) çıktı (1930, Ankara). 1934 sonrası Varlık, Ağaç, Tan, Kültür Haftası, Edebiyat, Ülkü, Vatan, İnsan, Tercüme, Yaprak, Ulus, Yeni Ufuklar, Yeditepe, Vatan, Akşam, Tanin, İmece.. gibi gazete ve dergilerde edebiyat ve görsel sanatlar konularında inceleme, deneme ve eleştiriler yazdı, çeviriler yayımladı. Fransız, İngiliz, Rus, Yunan, Latin edebiyatlarından ellinin üzerinde yapıtı Türkçeye kazandırdı. Azra Erhat, onun çeviri uğraşısını değerlendirirken, şunları söyler: "Sabahattin Eyuboğlu çevirileriyle Türkiye'nin ve Türk insanının çağdaş kültür düzeyine ulaşması, giderek onu geçmesi için bilmesi, tanıması gereken uluslararası varlıkların dilimize kazandırması için geceli gündüzlü çeviriye vermiştir kendini. Onu yalnızca usta bir çevirmen olarak bilenler yanılırlar tümden. Çeviri onun gözünde bir araçtı, öncülüğünü yaptığı yolda ardından yetişkin düşün ve sanat adamlarının çokça sayıda gelmesi için." *3* Denemeler (Montaigne, 1947), Oblomov (Gonçarov, E. Güney ile, 1945-49), Devlet (Eflatun, M.A. Cimcoz ile, 1959), Moby Dick (H. Melville, M. Urgan ile, 1960), Masallar (La Fontaine, 1960), Ermiş Antonius ve Şeytan (Flaubert, 1968), Gargantua (Rabelais, A. Erhat ve V. Günyol ile, 1973), Hesiodos Eseri ve Kaynakları (A. Erhat ile, 1977) en tanınmış çevirileridir. M. Ali Cimcoz ile çevirdikleri Eflatun'un Devlet'iyle 1959 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nü, Mavi ve Kara adlı deneme kitabıyla da 1960 Ataç Armağanı'nı kazandı. 1955'te Mahzar Şevket İpşiroğlu ile birlikte başlattığı Anadolu uygarlığının kaynaklarına yönelik belgesel film çalışmalarını Macit Gökberk ve Aziz Albek'le sürdürdü. Bu çalışmalarının ilki Hitit Güneşi 1956 Berlin Film Festivali'nde ikinci oldu ve "Gümüş Ayı" ödülünü kazandı. Bu dizinin diğer önemli çalışmaları şunlardı: Anadolu Ormanları (1956), Surname (1959), Karanlıkta Renkler-Göreme (1959), Anadolu'da Roma Mozaikleri (1959), Anadolu Yolları (1959), Eski Antalya'nın Suları (1965), Ana Tanrıça (1966) ve Karagöz'ün Dünyası. Eyuboğlu; yazar, düşünür, çevirmen, eğitimci kişiliğiyle; Cumhuriyet sonrası düşün yaşamımızın gelişimine önemli katkılarda bulundu. Deneme ve incelemelerinde, Doğu ve batı'nın geçmişteki kültür kaynaklarına yönelişinde özde ulaştığı bileşim; çağdaş Türk kültürünün "kurumsal ve düşünsel temelleri"nin oluşmasında etkili oldu. Anadolu uygarlığının kaynaklarına yönelişe de yeni bir bakış açısı getirmesi; onun, yenileşme ve çağdaşlaşma yanlısı çabasının -öze dönük- en belirgin yanı olarak düşün yaşamımızda yer etti. Ülkenin çağdaş kültür düzeyine erişmesinin ancak Batı'nın kültür değerlerinin bilinmesi, tanınıp özümsenmesiyle olabileceğini ve kendi kültür kaynaklarının ortaya çıkarılmasında ad bunun gerekliliği düşüncesi, onu, çeviri yazını alanında önemlice çalışmalara yöneltti. Bu amaçla, Batı düşüncesinin ana kaynaklarına yönelik yapıtların çevirisine öncelik tanıdı. Çevirileriyle bu alanda öncülük etti. 1950 sonrası yoğun biçimde yöneldiği çeviri çalışmalarının büyük bir bölümünü Azra Erhat ve Vedat Günyol ile gerçekleştirdi. Eyuboğlu, eleştiri ve deneme yazılarıyla Türk dilinin gelişmesi, Türk edebiyatının ulusal ve evrensel bir nitelik kazanmasına dönük bir çaba içinde oldu. Talim Terbiye Kurulu üyeliğinin ve Tercüme Bürosu'ndaki yöneticiliğinin yanı sıra, İsmail Hakkı Tonguç'la Köy Enstitülerinin kuruluşuna aktif biçimde katıldı. Onun, düşünce ve eylem adamı olarak, halka yönelik çağdaş eğitim kurumlarının oluşturulmasındaki çalışmaları; Cumhuriyet dönemi aydınlanma hareketinde önemli yer tutar. Anadolu'nun kültürel kaynaklarını filmler yoluyla daha geniş kitlelere ulaştırma ereğini güttü. Bu amaçla belgesel filmler yapmaya yöneldi. Eyuboğlu, buradaki amacını, sinemanın işlevselliğini şu düşünceleriyle dile getirir: "Eğitici olmak aslında her sanatın en asil tarafıdır. Hepsi de zaten bu kaygıyla doğmuşlardır: dans bile. Öğretme bakımında sinemanın imkanları şimdiye kadar hiçbir sanatın ulaşamadığı kadar zengindir. Sinema yoluyla öğretilemeyecek hiçbir bilgi yoktur, demek yetmez; hiçbir bilgi sinemadan daha iyi bir öğretme yolu bulamaz, bile diyebiliriz artık. İyi bir öğretmenin yaptığı nedir? Her şeyden önce öğrencinin gözünü kulağını bir zaman içinde etrafa kaydırmadan kendi üzerine çekmek değil mi? Sinemada bu iş kendiliğinden oluyor: kararmış ve susmuş bir dünya ortasında seyirci bir tek ışık ve ses kaynağına ister istemez çevriliyor. Geriye işin en önemlisi, verilecek bilginin değeri kalıyor diyeceksiniz. Evet, ama sinema değerli bilgiye alet olmam demiyor ki bize. Atom gücü neyse sinemanın gücü de o..." 4 Kaynak 1 Sabahattin Eyuboğlu, Mavi ve Kara, 1999, s. 156, İş Bankası Kültür Yayınları. 2 Vedat Günyol, Çalakalem, 1977, s.208, Çan Yayınları. 3 Azra Erhat, "Sabahattin Eyuboğlu'nun Denemelerinde Görsel Sanatlar", Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler/ Cilt II, S. Eyuboğlu, 1982,ss. 6-7, Cem Yayınları. 4 Sabahattin Eyuboğlu, Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler / Cilt: II, s.182 YÖNETMENLİĞİNİ YAPTIĞI BELGESELLER Hitit Güneşi - 1956 Anadolu Ormanları - 1956 Surname - 1959 Anadolu Roma Mozaikleri - 1959 Karanlıkta Renkler : Göreme - 1959 Anadolu Yolları - 1959 Yaşamak İçin - 1963 / Sabahattin EYÜBOĞLU, Şakir ECZACIBAŞI Nemrut Tanrıları - 1964 Eski Antalya'nın Suları - 1965 Ana Tanrıça - 1966 Karagözün Dünyası - 1972 Siyah Kalem - 1973 Küskün Adam - Halk Oyunları : Akdamar - KATILDIĞI FESTİVALLER VE ÖDÜLLERİ Karagözün Dünyası - Complutanse Üniversitesi, 2. Uluslararası Bilimsel ve Öğretici Sinema Şenliği. 1972 Karagözün Dünyası - 2. Uluslararası Bilimsel ve Öğretici Sinema Şenliği, İkincilik Ödülü, "Gümüş Kuğu" 1972 Hitit Güneşi - Berlin Film Festivali, İkincilik Ödülü, "Gümüş Ayı" 1956 Hitit Güneşi - 8. Ankara Uluslararası Film Festivali Siyah Kalem - Mansiyon kazandı. 1957
LÜTFEN BİZE ULAŞIN....!!
 

Bu sayfada dakika saniye misafirim oldunuz .....

KAMİLOGLU ALABALIK TESİSİ TELEFONU ( 05374963713 )
Online Müzik İçin Tıklayınız
myhosting
NEREDE BU TESİS....!!
 


Web'te Türkçe

Bu tesis derepazarına baglı kirazdağı köyün de bulunmaktadır. Rize merkeze yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunuyor. rize merkezden tesıseulaşım yolu sırasıyla derepazarı / trabzon yol istikametıne dogru / kalkandere yolu ustun den kenndırlı yol istikametıne dogru 200 m sonra KİRAZDAĞI KÖYÜ tabelamızı göreceksınız. yolu takip ederek bize ulaşabilirsiniz. okudugunuz için TEŞEKKÜR EDRİM...
TESİSİN TARİHİ....!!
 
Tesisimiz 3 yıl önce inşa edilmiştir. havuzların bulundugu arazi tesisten önce bir ağçlık ( küçük orman) dı. Nayla ise karadenizli lerin bildıgı mısır kurutmak için yapılmış bir inşaattı. Naylaya biraz değişiklik yaparak ust kısmını küçük bir lokonta gıbı alt kısmı ise balık pişirilen mutfak yaptık.
Havuzların üst kısmındaki çardagı ise malzemelık olarak kullanıyoruz. Ama ordada balık yedırıyoruz. Birde bizim tesisin kutsal bekçisi var ismide keyş /:)
GAZETE OKUYALIM.....!!
 
GAZETELER
manşetler

MÜZİK DİNLE ,
 
Müzik Dinle ANASAYFA YAPIN
Hergüne Bir Manzara Resmi
Sefa Albayrak

Kartınızı Oluşturun
 
Bugün 27059 ziyaretçi (49153 klik) kişi burdaydı!
<

Sohbet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol